365 Gün Organik

365 Gün Organik
365 Gün Organik tüketebilirsiniz

6 Kasım 2018 Salı

ORGANİK ELMA SİRKESİ YAPIMI



Elma sirkesi sadece salatalarımıza lezzet katmakla değil, şifalı özelliğiyle de önemli bir besin kaynağıdır.

Sirke yapımı için en uygun elma türü şeker oranı yüksek kış elmalarıdır. 
Değişik çeşitlerin bir araya getirilerek kullanılması da sirkeye ayrı bir lezzet katar. 
Sirke yapımında kaçınılması gereken elma türleriyse ham ve ekşi olanlardır. 
Sirke yapımında dikkat edilecek en önemli konuysa hijyendir.

Organik Elmalar yıkandıktan sonra, kullanılacak malzeme ve kavanozlar sıcak suyla iyice yıkanmalıdır. 
Organik Elmalar küçük parçalara ayrıldıktan sonra preslenerek veya katı meyve sıkacağından geçirilerek suları çıkarılır. 
Meyve suyundaki şeker fermantasyona uğrayarak önce alkole, sonra ise asetik bakterilerinin yaptığı fermantasyonla asetik asite, yani sirkeye dönüşür.

Sirke yapımında iki faktör çok önemlidir; 
bakterilerin verimli çalışmasını sağlayacak sıcaklık ve oksijen (havalanma). 

Havayla teması arttırmak için mümkün olduğunca geniş ağızlı ve sığ bir kavanoz seçilir. Meyve suyu, üstte boşluk kalacak şekilde kavanoza doldurulduktan sonra, meyve sineğinin geçemeyeceği, fakat havalanmanın sağlanabileceği temiz bir bez/tülbentle kavanozun ağzı kapatılır. 
Günde bir kez karıştırarak havalanmayı sağlamak sirkeleşmeyi hızlandırır.
Sirkeleşme için ılık ( 15-25 C ) bir ortam tercih edilir ve kavanozlar güneş ışığından uzak, loş bir yerde saklanır. 


Kullanılacak kaplar cam veya ahşap olmalıdır, metal kap tavsiye edilmez. 
Yapım sırasında sirkeleşmeyi hızlandırmak için daha önce yapılan doğal elma sirkesi katılabilir.

Sirke, seçilen elma türü ve koşullara göre üç- altı hafta içinde oluşur. 
Sirke kokusu alınmaya başlandığından itibaren, her gün tadarak istenilen tat ve asit derecesi (yüzde 4-8 asit oranı) elde edilene kadar işleme devam edilir.

Elde edilen sirke fermantasyonun devamını engellemek için birkaç kat tülbentten, kahve filtresi vb. filtrelerden veya süzme yoğurt kesesinden geçirilerek iyice süzülür. 
Böylece meyve kalıntılarından arındırılır. 

Hava almasına olanak vermeyen ince uzun şişelere, tam dolacak şekilde aktarıldıktan sonra serin, loş, güneş ışığı almayan bir yerde saklanır.

Ne kadar süzersek süzelim, ev koşullarında doğal elma sirkelerinde fermantasyon tam olarak durdurulamaz; şişede, şifai özelliklerinin göstergesi olan ve “sirke annesi” ismi verilen yumuşak kaygan yapısıyla deniz anasını andıran düz bir tabaka oluşur.

Bu tabaka bakterilerin atıklarından oluşur ve sirke kullanılacağı zaman atılır. 
Doğal sirkeler rafine olanlara göre daha bulanıktır.
Fakat pastörize veya damıtılarak üretilen rafine elma sirkeleri, yüksek sıcaklıklardan ötürü, ona şifai özellikleri kazandıran enzimler, mineral maddeler, iz elementler, vitaminler, pektin, malik ve tartarik asitler açısından fakirleşir, bir kısmını tamamen yitirir.




Kullanıldığı yerler

Hazırladığımız sirkeleri salatalarda, çorbalarda vs. aroma vermek amacıyla kullanabiliriz.

Şifai amaçla kullanmak için; bir bardak suya 2 tatlı kaşığı elma sirkesi ve 1-2 tatlı kaşığı bal katarak, günde 3 kez, mümkünse yemeklerden önce (fazla kilo problemi için de etkili olan elma sirkesi bu amaçla kullanılacaksa mutlaka yemeklerden önce alınmalıdır) kullanılır.

Elma sirkesi koruyucu sağlık amacıyla, sürekli olarak günde bir kez sabahları açken ve alınmalıdır.

İyileştirici özellikleri

Besinlerin verimli kullanımını, metabolizmanın sağlıklı işleyişini, vücudun asit alkali dengesini korumasını sağlar. Örneğin kalsiyumun daha verimli kullanımını sağlayıp, bir yandan kemiklerin yeniden gerekli kalsiyumu almasını desteklerken, bir yandan da eklemlerdeki kalsiyum birikimini kırar.

Uzun süreli kullanımı eklem ve kemiklerdeki sertlik ve sıkıntılara son verir.
Sodyumun etkisini yansızlaştırarak yüksek tansiyondan korur.
Kolesterolü düşürür. İçerdiği doğal asitler ve enzimler kanın daha sağlıklı ve ince akmasını sağlar.
Başta damarlar, karaciğer, böbrekler olmak üzere vücudu detoksifiye eder, yağlı-mukus kalıntıları parçalar.
İçerdiği yoğun potasyum sayesinde hücre büyümesini destekler.
Soğuk algınlıklarında, boğaz enfeksiyonlarında, bronşitte içilebilir ya da buğusu yapılır.
İdrar yolları enfeksiyonlarında, sindirim bozukluklarında, kramplarda, yaban arısı sokmasında, saçta kepekte, uyku bozukluklarında, kulak çınlamasında da kullanılır.

27 Şubat 2018 Salı

TRT Haber'deyiz.

TRT Haber'deyiz.
www.365organik.com
TRT'nin mağazamızda bizimle ve müşterilerimizle yaptığı, organik tüketim alışkanlıklarıyla ilgili röportajdan küçük bir kesit. İnternet sitemizden, mağazamızdan ve Bostanlı Organik Pazar'dan bütün Türkiye'ye sertifikalı organik ürünler gönderiyoruz. İşimizi ve hayatı çoook seviyoruz.🌿


11 Ocak 2018 Perşembe

Organik Çarşambada bu hafta 10 Ocak 2018




Organik Çarşambada bu hafta 10 Ocak 2018

Her hafta Çarşamba günü olduğu gibi, 
bu hafta da size 365organik.com Online Organik Mağazamızın indirimli ürünlerini sunuyoruz 




                                                           Sipariş ver



15 Mart 2017 Çarşamba

365organik.com da bu haftanın muhteşem indirimleri (15.03.2017)

OTS Organik Kuru Kayısı 200gr

Control Union (CU) Organik Sertifikalı
Türkiye Cumhuriyeti Organik Tarım Sertifikalı

OTS Organik kuru kayısıları, Türkiye’nin en iyi kayısılarının yetiştirilği Malatya’nın ovalarından yaylalarına kadar geniş bir coğrafyada yetişiyor ve yerinde kurutuluyor.
Sadece güneş ile kurutulup, sarartma amaçlı kükürt veya benzeri bir kimyasal uygulama kesinlikle yapılmıyor. “
Gün kurusu” organik kayısıların içine bir parça organik ceviz/badem/fındık koyarak denemenizi tavsiye ederiz


24 Mayıs 2016 Salı

Güneş Kremi Seçerken Nelere Dikkat Etmeli?


Yılın en güzel zamanı olan yaz mevsimi yavaş yavaş kendini hissettirmeye başladı. Artan güneş ışınlarıyla beraber gündemi en fazla meşgul eden sorulardan biri "hangi güneş kremi tercih edilmeli?"

Güneş ışınlarının zararlı etkileriyle ilgili bilgi sahibi olan herkesin, özellikle küçük çocuğu olan ailelerin ve güneş allerjisi olanların aklında bir kısmı doğru, bir kısmı yanlış, birçok bilgi var.

Peki hangi güneş kremini tercih edeceğimize nasıl karar vermeliyiz? Bizi en iyi hangi güneş kremi korur? En yüksek korumayı en fazla koruma faktör (50 - 70 faktör vb.) özelliği olan kremler mi sağlar? Güneş kremlerinin içinde zararlı maddeler var mıdır? Bir güneş kreminin güvenilirliğine nasıl inanabilirim? Bu ve bunlar gibi çeşitli sorularınızın cevabını aşağıda bulacaksınız;

Doğru güneş kremine karar verirken önceliklerinizi belirlemeniz, alacağınız üründen maksimum performansı sağlayabilmeniz adına çok önemlidir. Eğer önceliğiniz televizyonda gördüğünüz bazı medyatik ünlüler gibi aşırı bronzlaşmak ise, kararınızı ciddi anlamda gözden geçirmeniz tavsiye olunur. Zira, güneşten alacağınız D vitamini sağlığınız açısından çok faydalıdır, ancak aşırı bronzlaşma, hangi ürünü kullanırsanız kullanın, beraberinde erken yaşlanma ve cilt kanseri riskini getirecektir.

Eğer hem güneşin tadını çıkarmak hem de cildinizi güneşin zararlı etkilerinden korumak istiyorsanız, güvenilir bir marka tercihi ile seçenekler arasında ilk elemeyi gerçekleştirebilirsiniz. Arkasından koruma faktörü seçimi gelecektir. "Güneşten en yi korumayı yüksek koruma faktörüne sahip güneş kremleri yapar" düşüncesi  mantıken doğru gözükse de, diğer taraftan 30 faktörün üzerinde ve organik sertifikası olmayan güneş kremlerinde kullanılan birçok zararlı madde olduğu unutulmamalıdır. 30 koruma faktörüne sahip bir güneş kremi sizi güneşin zararlı ışınlarından %93 oranında korur. 50 koruma faktörüne sahip bir güneş kremi ise %98 korur. Yani  arada sadece %5 oranında bir fark vardır. Doğal (biyolojik) koruma sadece 30 faktöre kadar yapılabilir. 30 faktör üzerindeki güneş kremlerinde kimyasal filitrasyon uygulanır. Kullanılan kimyasal koruyucular sizi güneşten korur ancak cildinizin üzerinde birçok hastalığa sebep olan ağır bir kimyasal kalıntı bırakır. Yani güneş ışınlarından daha fazla zarar verir.

Cilt sağlığınız açısından en doğru güneş kremi seçimi "organik sertifikalı güneş kremi" olacaktır.

Dikkat!!! Piyasada 50+ faktör, 70+ faktör gibi tanımlamalarla, çoğu hiç bir yasal kontrol mekanizmasından geçmeyen, kimyasal filtreleme ve zararlı katkı maddeleri içeren güneş kremleri satılmaktadır. Tüketiciler bu tür ürünlerin üzerinde yazılı yüksek koruma faktörlerine aldanıp, çocuklarını ve kendilerini güneşin zararlı etkilerinden en iyi şekilde korumak düşüncesiyle bu tür ürünleri tercih edebilmektedir. 

Organik sertifikasyona sahip güneş kremlerinde aşşağıdaki zararlı maddeler bulunmaz;

- Yapay ve kimyasal güneş filtreleri,
- Yapay katkı maddeleriyle renklendirme, 
- Suni koku ve aromalar,
- Suni koruyucu katkı maddeleri,
- Nanoteknoloji,
- Çinko oksid,
- PEG,(Polietilen Glikol)
- Paraben.
Yukarıda bahsi geçen içeriklerin tümünün kanseri tetikleyen maddeler olduğu bilinmektedir.

Piyasada satılan güneş kremlerinin çoğunda doğal, naturel, bitkisel gibi algı yönetimi yapan ibareler bulunur. Cilt sağlığı açısından tercih edilen ürünün üzerinde "organik sertifikası" olmasına özellikle dikkat edilmelidir. Organik sertifikası olan güneş kremlerinin ambalajlarında mutlaka ilgili bir sertifika logosu bulunacaktır. Organik sertifikasyon, üretici firma açısından da bir gurur ve prestij kaynağıdır. Organik sertifikasyon firmaları, ilgili ürürnün üretimine dair tüm süreçleri kontrol eder, belgelendirir ve ilgili devlet kurumlarına rapor eder. Mevcut ticari sistem içerisinde sağlık açısından en güvenilir ürünler, organik sertifikalı ürünlerdir.

Güneş ve denizin tadını özgürce çıkartabildiğiniz mükemmel bir yaz geçirmeniz dileğiyle organik güneş kremi tercih etmeyi ve şapkanızı takmayı unutmayın :)

11 Mayıs 2016 Çarşamba

Neden Organik?



Organik üretim yapılmayan tarım arazilerinde böcek ve yabani otlara karşı KİMYASAL İLAÇLAMA yapılır.

Kimyasal ilaçlar toprağı toprak yapan her türlü canlı ve bitkiyi yok eder!

Başta ARILAR olmak üzere binlerce böcek türü, solucanlar vb. canlılar yok olur,
sularımız kirlenir, milyonlarca yılda oluşmuş
EKOSİSTEM DENGESİ BOZULUR

Yaşamın kaynağı topraklarımız
Kimyasal Gübre, Sentetik Vitaminler, Bitki besinleri ve Kimyasal İlaçlar olmadan
hiçbir bitki yetişmeyen çorak topraklara dönüşür.

Tek başına bunlar bile organik ürünleri tercih etmek için yeterli değil mi?

UNUTMAYIN!Satın aldığınız her organik olmayan ürüne ödediğiniz para ile çevre ve insanlara zarar veren üretim ve ekonomiye bir destek de siz veriyorsunuz.
Kendi sağlığınızı korurken gelecek nesillere de yaşanabilir bir dünya bırakmak için ekolojik ürünleri tercih edin.

Organik Tarım
Ekolojik ürünlerin lezzeti harika!
İyi korunmuş toprağın sağlıklı ve güçlü ürünler verdiği ve bunların lezzetlerinin de daha iyi olduğu bilinmektedir. Ekolojik ürün satın aldığınızda lezzetli ve besleyici ürün alırken aynı zamanda dünyamızı da korumuş olursunuz!

Ekolojik ürünlerin garantisi sertifikalarıdır!
Ekolojik olarak etiketlenen ürünlerin sertifikalandırılmaları kanun ve yönetmeliklerle zorunlu kılınmıştır. Bu ürünler üretilirken üretim sistemi bağımsız kontrol ve sertifikasyon firmaları tarafından denetlenmektedir.

Ekolojik üretim sağlık risklerini azaltır!
Pek çok bilimsel araştırma tarımsal üretimde kullanılan kimyasal ilaçların sağlığa olumsuz etkilerini ortaya koymuştur. En savunmasızlar özellikle çocuklar, çiftçiler ve tarımda çalışan işçilerdir. Ekolojik ürün alarak çocuklarınız ve kendi sağlığınızı korurken üretimde çalışan kişilerinde sağlığını korumuş olursunuz.

Ekolojik tarım toprağı korur!
Ekolojik tarımda toprak yapısı, sağlığı ve verimliliğinin korunması hedeflenir. Bir avuç toprak içinde barındırdığı binlerce mikroorganizma ile bitkilerin su besin ihtiyaçlarını karşılamasına yardım eder. Uygun toprak işleme ve rotasyon ile ekolojik tarımla toprak korunmuş olur. Kimyasallar yerine doğal maddelerle toprak verimliliği arttırılır.

Ekolojik tarım su kaynaklarını korur!
Bizim ve tüm canlılar için vazgeçilmez olan su kaynaklarının korunması ekolojik tarımın prensiplerinden biridir. Sentetik kimyasal ilaçların kullanımı ekolojik üretimde yasak olduğundan yer altı su kaynaklarına bu kimyasalların karışması önlenmiş olur!

Ekolojik tarım araştırmalarda yenilikçidir!
Ekolojik üretim de aşağıdaki teknikler kullanılır ve geliştirilir:
Yeşil gübreleme, yararlı böceklerin kullanımı, ürün rotasyonu ve çeşitliliği, botanik ve biyolojik mücadele, kompost yapımı, toprak, bitki ve doğal yaşamın yakından gözlemlenmesi, kültürel ve mekanik ot mücadelesi
Ekolojik üretimde tarım ilaçlarına dayalı kesin reçeteler yoktur. Sürekli gözlem, inceleme, sağlık ve çevre dostu uygun yöntemi bulma esastır!

Ekolojik tarım kırsal nüfusu korur!
Ekolojik tarımın prensiplerinden biri küçük çiftçilerin güvenliğini üretim döngüsü veya gelir düzeylerini arttırarak sağlamaktır. Ekolojik üretim yapan çiftçiler aldıkları sertifikayla ürünlerine ek bir değer katar ve sağlıklı ürünlerini size ulaştırır!

Ekolojik tarım çeşitliliğin korunması için çalışır!
Yeryüzünde her gün pek çok tür yok olmakta, tohum kaynakları azalmaktadır. Ekolojik tarım yerel çeşitlerin yetiştirilmesini desteklerken çevreyi de koruyarak diğer yaşam türlerinin korunmasını amaçlar!

Ekolojik tarımda GDOlara izin verilmez!
Çevre ve insan sağlığı açısından riskleri olabilecek genetiği değiştirilmiş organizmaların kullanımı ekolojik tarımda yasaktır.

Hayvan sağlığı ve refahı önemlidir!
Ekolojik üretimde hayvan refahı ciddi bir şekilde ele alınır ve belirli kurallara göre hayvansal ürünler üretilir. Yetiştirilen hayvanlar doğal ortamlarında doğal besinlerle beslenir.!

Organiğin Tanımı



Sözlük anlamı: Canlı organizmalardan türetilmiş.

Günlük yaşamımızdaki anlamı: Hammaddeleri sentetik gübreler, böcek ilaçları ve hormonlar kullanılmaksızın yetiştirilen, sentetik kimyasallar kullanılmaksızın prosesten geçirilen besin, tekstil, kozmetik vb. ürünler.

Organik Tarım

Organik besin veya kozmetik maddelerini oluşturacak olan bitkiler önceden belirlenmiş ve kesin üretim standartlarına göre yetiştirilirler.

Organik sertifikalı buğday, arpa vb. gibi tahıllar, diğer ekinler, sebzeler ve meyve veren ağaçlar konvansiyonel böcek öldürücüler (özellikle toprakta ve doğada bozulmadan kalıcı olabilen aldrin,chlordane, DDT, dieldrin, endrin, heptachlor, hexachlorobenzene, mirex, toxaphene) kullanılmaksızın yetiştirilmelidirler, çünkü bu kimyasallar kolaylıkla toz veya gaz hale geçerek yeraltı ve yerüstü sularının yanında atmosfere de karışarak yüzlerce kilometrelik mesafeler katedebilmekteler.

Bu kimyasallar biyolojik sistemlerde ilk konsantrasyonlarının 70,000 katına kadar birikebilmekte, zararlı etkilerini yıllarca sürdürebilmektedirler.

Bu böcek ilaçları hedef gruplarından çok daha geniş ve insanları da içine alan bir grup canlı için tehlike arzetmekteler. İnsanlarda endokrin sistemi düzensizliklerine, kansere, bağışıklık sistemi hastalıklarına, sinir sistemi hastalıklarına, kısırlığa, sakat doğumlara yol açmaktadırlar. Bu sentetik maddeler kuşlara, balıklara ve doğadaki diğer canlılara da büyük zararlar vermekteler.

Organik tarımda kullanılması yasaklanan kimyasallardan diğer bir grup ta inorganik gübrelerdir. Özellikle fosfat içeren suni gübreler zamanla tarla toprağında arsenik, kadmiyum ve uranyum birikimine neden olmakta, bu elementler besin maddeleriyle insan sağlığını tehdit etmekteler. Ayrıca suni gübrelerin üretim teknolojileri de madenlerden taşınmaları ve arıtılmaları sırasında çevreye zararlı olabilmektedir.

Organik tarımda kullanılması öngörülen organik gübreler; katı halde hayvan gübresi, hayvan gübresi ve su karışımları, mutfak ve ev artıklarının beslediği kurt karışımlarının oluşturduğu gübreler (vermicompost), turba (yosun), atık sular ve guano (martı gübresi) dir.

Organik ürünler tüketiciye ulaşmadan önce kesinlikle iyonize radyasyona maruz kalmamalı ve hazırlanmaları sırasında renk verici kıvam arttırıcı sentetik katkı maddeleri kullanılmamalıdır.

Bazı ülkelerde genetik modifiye edilmiş ürünler de organik listesinden çıkarılmıştır.

Organik Ürünler

Ürünün organik olduğunu nasıl anlıyoruz?

Türkiye de özellikle son zamanlarda tüketicinin organik konusundaki bilinç yetersizliği fazlasıyla kötüye kullanılmaya başlandı.

Birçok ürünün üzerinde gerçekten organik prosüdürüne uymadığı halde “% 100 organiktir” ibaresi yer alıyor. Firmalar özellikle bitkisel ürünlerde kullandıkları bitkileri zaten doğadan topladıklarını ve doğadaki herşeyin de organik olduğunu belirtiyorlar.

Üretimde zorunlu olarak kullanılan yardımcı kimyasal maddelerin de organik yönetmeliğine uygun ve dikkatle seçilmesi gerçeğini görmezden geliyorlar.

Kozmetik, deterjan, tekstil, gıda, bitki, mobilya, mimari malzemeler, hangi sektördeki organik ürünü kullanırsanız kullanın bir ürünün organik olabilmesi için toprağından üretimindeki son aşamalarına kadar her adımının organik yönetmeliğine uygun hazırlanması gerekiyor.

Uluslararası sertifikasyon kuruluşları, üretimin başından sonuna kadar denetim ve araştırmalar yaparak ürünü organik olduğunu belirten bir sertifikayla belgelendiriyorlar.

Tüketicinin ürünü alırken dikkat etmesi gereken nokta, ürünün denetleme kurumlarının verdiği “organik” ibareli ve sertifika numarası yazılı bir etikete sahip olmasıdır.

Organik kozmetik

Kozmetikler, farkedilmeden insanların günlük bakım alışkanlıklarında önemli bir yer tutmaktadır. Ortalama bir kimse hergün en az birkaç kozmetik ürünü birden kullanmaktadır. Bunlar diş macunlarından başlayarak parfümler, makyaj malzemeleri, deodoranlar, sabunlar, saç bakım ürünleri, saç boyaları, traş köpükleri, cilt kremleri ve diğer bakım ürünleridir.

İnsanların çoğunluğu, bu ürünlerden kaynaklanan çok az problemle karşılaştığını düşünür. Ancak dermatologlar uzun süreli kullanımın hemen veya yıllar sonra da ortaya çıkan birçok iç ve dış hastalığa neden olabileceğini belirtmekteler.

Yüzlerce sabun, şampuan ve cilt kremi üreticisi ürün üzerindeki etiketlerde kendilerini doğal ve organik olarak tanımlamaktalar.

Bir nemlendirici krem organik kivi, organik çilek, organik aloe vera kullanılarak üretilmiş olabilir, ancak aynı krem üretim aşamasında onaylanmış organik kimyasallar listesinde yer almayan sentetiklerle formüle edilerek kullanıma sunulmuşsa bu ürün organik özelliğini kaybedecektir.

Kozmetik ürünlerde, amaçlanan etkiyi yaratacak sentetik hammaddeler ve sentetik katkı maddelerinin kullanılması raf ömrü vb. ticari endişeler de göz önüne alındığında artarak süregelmektedir.

Örneğin şampuan ve sabunlarda zengin köpük, temizlik kokusu ve uzun raf ömrü genellikle yüzey-aktif sentetik kimyasallar tarafından sağlanıyor. Kozmetik ürünlerde kullanılan nemlendiriciler çoğunlukla petrol türevi jelatin benzeri bir madde olan petrolatum gibi kimyasallar içeriyor, aynı kremlerde kullanılan ve cilde kadife gibi bir yumuşaklık veren silikon bazlı dimethicone gibi.

Bunlar, yağlayıcılar, nemlendiriciler, koruyucular, antioksidanlar, farmasatik ajanlar, polimerler, boya ve koku verici maddeler, karışımı homojenleştirici, koyulaştırıcı özellikleri olan ve yaklaşık % 80 i sentetik bazlı maddelerdir.

Bu tür sentetik kozmetik katkı maddelerinin bazılarının uzun süreli temas sonrasında astım, alerji, cilt döküntüleri ve cilt, meme, rahim ve yumurtalık kanseri riski oluşturduğu tesbit edildiği için bu konu son yıllarda tüm dünyada sağlık kuruluşları ve tüketici organları tarafından mercek altına alınmıştır.

Günümüzde gerçek organik bitki ve hammadde karışımları sertifikasyon ve diğer denetimlerden geçerek onaylanmaktadır.
Bebek ve insan sağlığına yan etkileri olmayan organik üretim teknikleri uygulanmış ürünlerin kullanımı çok önem kazanmıştır.

Sertifikasyon

Organik sertifikasyon organik besin maddeleri ve diğer organik tarım ürünlerinin üreticilerini kapsayan bir sertifikasyon işlemidir. Ülkelere göre değişiklik göstermekle birlikte sertifikasyon kriterleri genel olarak ;

Sentetik kimyasal üretim maddelerinin kullanımının engellenmesi (suni gübre, böcek öldürücü kimyasallar, antibiyotikler, katkı maddeleri vb.)
Bir süre boyunca tarım ve hayvancılık yapılan alanların kimyasallar kullanılmadan işlenmesi şartı (genelde 3 yıl ve üzeri)
Tarihe göre üretim ve satış kayıtlarının detaylı olarak döküman halinde saklanması (ilerideki denetimlerde tekrar incelenmek üzere)
Sertifikalandırılmamış ürünler ile sertifikalı ürünlerin kesin fiziksel sınırlar ile birbirinden ayrılmış olmaları
Periyodik olarak tarım ve hayvancılık alanlarının sertifikasyon kuruluşlarınca denetlenmesidir.
Bazı ülkelerde sertifikasyon sadece devlet kuruluşları tarafından yürütülmekte olup "organik" teriminin ticari olarak ürün tanıtımı, ürün ambalajları ve ürün etiketlerinde kullanılması da kesin kurallara bağlanmıştır.

Sertifikalı organik ürünler sertifikasız ürünlere uygulanan yönetmeliklere de uygun olmak zorundadırlar.

Dünyadaki gelişmeler

Giderek artan bir yoğunlukta organik üretim birçok ülke tarafından teşvik ve regüle edilmektedir. ABD, Avrupa Birliği, Avustralya, Japonya ve diğer ülkeler üreticilerin pazara organik ürünler sunabilmelerini "Organik Sertifikasyon" a bağlamışlardır.

Eskiden organik tarım küçük aile işletmesi çiftliklere özgü ve köy pazarlarında satılan ürünlerle sınırlıyken son yıllarda çok daha yaygın bulunabilmekte ve tüketilmektedir. ABD de son yıllarda konvansiyonel gıda pazarı yıllık % 2-3 artış gösterirken organik gıda pazarı % 17-20 civarında büyümüştür. Organik pazara her yıl büyük firmalar geçiş yapmaktadır.

Tüketiciye ulaşan herhangi bir ürünün organik olup olmadığı sadece üzerinde bulunan organik sertifikalı olduğunu gösteren işaretler ile doğrulanabilir.

Organik ile sentetik arasındaki önemli farklar

Son yıllarda sağlıklı kalmak son derece zorlaştı. Gelişen teknolojiyle birlikte hayatımıza birçok kimyasallar girdi. Çoğu gizliden gizliye yiyecekten ilaca, giysiden kozmetiğe yaşantımızın her anını paylaşır oldular. Yaşam kalitemizi bozan, hastalıklara neden olan doğamıza kesinlikle aykırı bu sentetiklerle sürekli bir aradayız.

Vücudunuza zararlı yabancı maddeler (toksinler) girdiğinde, vücudunuz bunların bir kısmını doğal yollarla atacak, ama bir kısmı vücut içinde saklı kalacaktır. Vücudunuz, sahip olduğu doğal savunma mekanızmasından dolayı, bu yabancı maddeleri yağ ile sarmalayarak zarar vermesini engellemeye çalışacaktır. Bu da zaman içinde depolanan yağ miktarını artıracaktır.

Sentetik ürünlerin uzun vadede insan bedenine zararları

Modern yaşamın günlük hayata getirdiği en büyük değişikliklerden biri de attığımız her adımda sentetik kimyasallarla karşı karşıya kalmamız. İnsan bedeni tabii ki yaşamını destekleyen kimyasallardan oluşuyor ancak bedenimize nüfuz edecek yanlış tipte zararlı kimyasallar ciddi hasarlar bırakabiliyor.

İngiltere'de tescil edilmiş 30,000 in üzerinde kimyasal kayıtlı. Bazıları hayatımızı kolaylaştırıyor, bazıları hayatımızı daha güvenli kılıyor, ama ya diğerleri ?

Tüketicilerin sadece İngiltere'de güzellik ve bakım ürünlerine yaptıkları harcama yılda 6,4 milyar sterlini bulmakta, ancak bu malzemelerin bedenimiz üzerinde yaptıkları etkiler henüz tam olarak gün ışığına çıkarılmış değil. Güzellik endüstrisi ürünlerinin ne kadar saf, basit ve organik olduğunu tanıtan reklamlara yılda 600 milyon sterlin harcarken bunların arkasındaki gerçekleri araştıran kuruluşlar bu reklamların aksi iddiaları gündeme taşıyorlar.

WWF (Dünya Doğal Hayatı Koruma Derneği) İngiltere Toksik Kimyasallar direktörü Elizabeth Salter Green bedenimizdeki hormon dengesini bozan ve doğal ortamda çok uzun süreler bozulmadan kalan toksik kimyasalların tüketici sağlığını olumsuz yönde etkilediğini belirtiyor.

Bazı parfümler (her 100 parfümün 20 si) organik olarak üretilmekteler ancak günlük hayatımıza giren ve sayıları 5,000 e yaklaşan parfümler, deterjanlar, yumuşatıcılar, halı ve yer temizlik malzemeleri, hava temizleyiciler, kokulu mumlar, tütsüler gibi maddelerde kalıcı koku etkisi yüksek sentetik ve çoğunlukla petrol bazlı koku vericiler kullanılıyor.

Bunlar sadece burnumuz ve akciğerlerimiz yoluyla değil, cildimiz ve yediğimiz koku katkılı besinlerle sindirim sistemimiz yoluyla da bedenimize nüfuz etmekteler. Bunlardan bazıları yapılan anne sütü, kan ve idrar analizlerinde ölçülebilir oranlarda bulundu.

Gerçekte birçok parfüm üreticisi firma ne yazıkki sentetik besin kokuları satışlarından kozmetik parfüm satışlarına oranla çok daha fazla gelir elde etmekte.

Kozmetiklerde migren, astım ve çeşitli alerjileri tetikleyen birçok sentetik koku maddesi bulunuyor. Klinik deneylerde dikkat dağılması, depresyon, tahriş, üreme organları problemleri, hiper tansiyon , kalp ritm bozuklukları gibi birçok yan etkiye de neden olabildikleri sonuçları ortaya çıkıyor.

2002 yılında İsveç’te yapılan bir klinik araştırma sonucunda diş macunları, sabunlar, vücut ve vajinal şampuanlar, ev temizlik maddelerinde kullanılan Triclosan’ın anne sütü örneklerinin %60 ında yüksek konsantrasyonlarda bulunduğu belirlendi.

2003 yılında Avrupa Birliği 2 adet Pthalate’ın kozmetik ve koku endüstrisinde kullanımını yasakladı. 
Bu maddelerin insan bedeninde östrojen hormonunu taklit eden bir yapı içerisine girdikleri, dolayısıyla erkeklerde testis bozuklukları, bebeklerde doğum sakatlıklarına ve bazı kanser çeşitlerinin tetiklenmesine neden oldukları halen araştırma konusu.

Klinik araştırmalarda göğüs kanserine yakalanmış kadınların kanserli doku testlerinde deodorant endüstrisinde kullanılan Parabenlere rastlanmıştır. Her ne kadar kesin olarak bu maddelerin lenf bezleri yoluyla kanseri tetiklediklerine dair kesin klinik bir sonuca varılmamışsa da dikkatli ülkelerin sağlık bakanlıkları her yıl benzer yapıdaki birçok sentetik maddelerin kozmetik üretiminde kullanılmasını yasaklayan listeleri güncellemektedirler.

İngiliz Sağlık Bakanlığı Mart 2005 ten itibaren yürürlüğe girmek üzere yayımladığı bir yönetmelikle bu tür tehlikeli sentetik maddelerin kozmetik endüstrisinde eser miktarda dahi kullanımını kesin olarak yasaklamıştır.

SERTİFİKASI YOKSA ORGANİK DEĞİLDİR!


TARIM VE KÖYİŞLERİ BAKANLIĞI TARAFINDAN YETKİLENDİRİLEN
ORGANİK TARIM KONTROL VE SERTİFİKASYON KURULUŞLARI


Tarım Bakanlığı Organik Tarım Organik (ekolojik, biyolojik) tarım ürünleri (bitkisel ve hayvansal ürünler, su ürünleri, tohum, gübre, fide, fidan ve tüm diğer girdiler, gıdalar, vitaminler ve diğer tüm katkı maddeleri ile hammedesi tarım olan tüm sanayi ürünleri) üretecek, işleyecek, pazarlayacak, ithal veya ihraç edecek özel veya tüzel kişilerin faaliyette bulunabilmeleri için yukarıda belirtilen, Tarım Bakanlığı tarafından yetki almış kontrol ve sertifikasyon kuruluşlarından biriyle sözleşme yapmaları zorunludur. 
Gerekli olan sözleşme yapılmadan bu faaliyetlerde bulunulamaz!!!

Organik Sertifikalı Ürünler

Bir ürünün Organik Sertifika sahibi olabilmesi için:

Avrupa Birliği standart ve kurallarına göre 

T.C.Tarım Bakanlığı’nın yetkilendirdiği 
(çoğu uluslararası yetkili) sertifika kuruluşları tarafından,




• Tarla’nın denetlenerek sertifikalanması
• Çiftçi’nin eğitilip, denetlenerek sertifikalanması
• Tohum’un denetlenerek sertifikalanması
• Doğal Gübre’nin denetlenerek sertifikalanması
• Doğal Böcek İlacı’nın denetlenerek sertifikalanması
• Yetişen Ürün’ün denetlenerek sertifikalanması
• Ürünü İşleyen’in denetlenerek sertifikalanması
• Ürünü Paketleyip Pazarlayan’ın denetlenerek sertifikalanması gerekir.

Organik ürünlerin fiyat farkının sebebi:

• Yukarıda sayılan tüm denetim ve sertifikalama işlemleri için her bir üretim döneminde ayrı ayrı sertifika ücreti ödenir
• Doğal Tohum kullanıldığından verim düşüktür,
• Suni Gübre kullanılmadığından verim düşüktür,
• Organik Gübre ve İlaçlar kimyasallara oranla çok daha pahalıdır
• Organik ilaçlar kimyasallar kadar etkili olmadığından fire verilir
• Tarlaya traktör ve tarım aracı giremediğinden işçilik maliyeti yüksektir
• Eğer öncesinde tarlada kimyasal gübre ve ilaç kullanılmışsa 5 yıla varan süreyle tarla bekletilir
• Organik ürün tüketimi düşük olduğundan, organik üretim yapan işletmeler küçüktür, birim maliyetler yüksektir.